Ayıp mı?
“Ayıp” kelimesi, günlük dilimizde sıkça kullandığımız kelimelerden biri. Kökeni Arapça olan bu kelimenin çoğu dilde tam karşılığı olmadığını biliyor muydunuz?
Anlamına bakarsak; toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanç veren durum/davranış anlamına geliyor ayıp. Bir diğer taraftan kusur/eksiklik anlamı var.
Kalabalıkta bağırmak, sümkürmek, tükürmek, gaz çıkarmak, küfür etmek, vb. toplum genel kurallarına aykırı davranışlar ayıp örnekleri sayılabilir. Ahlaki bir takım örnekler de verilebilir. Alınan hediyeye teşekkür etmemek, selam verene selam vermemek, müşteriye hizmet kalitesinde problem yaratmak, bir gün öyle bir gün böyle olarak tutarsız davranışlar sergilemek, vb. Buradan daha detaya ya da farklıya gittiğimizde ise etik değerler kişiden kişiye, toplumdan topluma, kuşaktan kuşağa, dönemden döneme, kültürden kültüre, özetle zaman ve zemin olarak değişeceğinden dolayı kimin neyi, ne zaman, hangi açıdan ayıp sayacağı da değişecektir.
Bu noktada aklıma Mevlana’nın çok kıymetli bir sözü geliyor: “Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.” Eksiklik ve/veya kusur bulmak çok kolay; zihin bunu bizim için çok rahat yapıyor. Asıl zor olan kusurları örterek; iyi taraflara odaklanmak; onları yüceltmek.
Bunun için de aslında başkasının ayıbını yargılamak yerine kendi ayıbını görmek, kendini geliştirmek ve değiştirmek marifet. İlmi ara, bilgiyi ara ama asla ayıp arama denir ya; tam da bu yüzden çünkü ayıp aramak bir yere vardırmıyor. Manası yok, lüzumu yok. Bunun yerine, an’ı değerlendirmek, gelişime odaklanmak insanı ileri taşıyor.
Bu konuda bize yardımcı olabilecek bir nokta, her “ayıp” dediğimizde bir durmak ve bize ayıp dedirten ne ve yerine ne koyabiliriz diye kendimize sormak. Mesela: “Burada benim payıma düşen ne var? Bu duruma nasıl baksam ya da ne yapsam kendime ve diğerlerine fayda sağlarım?” diye değerlendirebiliriz. Ne dersiniz? Siz ne demeyi tercih edersiniz?
Mevlana’dan aklıma geliyor yine; ne güzel söylemiş:
“Merhamette güneş gibi ol;
cömertlikte akarsu gibi ol;
tevazuda toprak gibi ol;
ayıpları, kusurları örtmekte gece gibi ol.”
Ayıba değil, artıya odaklandığımız nice güzel günlerimiz olsun.
Sevgiler,
Yeşim Erman