“Size mucize değil, sadece biraz ışık lazımdır belki de, aynen bana olduğu gibi.” Danışanımın özgüveni ile ilgili olarak yaptığımız bir seansın akabinde aynı günün gecesinde geldi bu mesajı. “İyi ki”lerle
Kariyeriniz konusunda ne gibi kaygılarınız var?
Ağırlıklı kariyer alanında çalışan bir koç olarak benim en sık gözlemlediğim kaygılar şunlar:
▪️ Yaptığı işten memnun olmamak ama ne yapacağını tam bilememek
▪️
Değişim nedir?
Dönüşüm nedir?
Hangisine ihtiyacınız var biliyor musunuz?
Değişim ile dönüşümü çok sık kullanıyoruz.
Hatta bazen anlamlarını karıştırıyoruz.
Değişim ve dönüşüm farklıdır.
Bir tırtılı düşünün mesela: Değişmez, kelebeğe “dönüşür.”
Hayatın dümenini elinde tutmak sana nasıl geliyor?
Farkındalık kazanmak için hangi alışkanlıklarımızın yerine neler koyarsak daha bilinçli ve mutlu oluruz?
5 maddelik bir farkındalık rehberi sunuyorum size:
Değiştirmek istediğiniz şeylerde
Neşe doluysan etrafında neşe ile dolar.
Öfke doluysan da çoğunlukla öfke…
Hayat seni, sana yansıtan ayna gibidir.
Sen ancak etrafına yargılamadan bakma cesareti gösterdiğinde, olduğu gibi kabul edebildiğinde “şefkat” seni
Bazen çok sıkılır, bunalırız; pes etmek isteriz.
Ya da nereye gidiyoruz bilemeyiz.
Bazen gözümüzde büyütürüz, erteleriz.
Ya da durmak isteriz.
Orası çok kritik bir noktadır işte.
Vazgeçmek tek seçenek gibi
“Bugün gölgede oturan, dün ağaç dikendir.”
Warren Buffet
Hedefiniz çok büyük ve sizin için çok önemli bir hedef olabilir. Bazen büyük ve kritik bir hedefi gerçekleştirebilmek gözünüzde büyür de büyür.
Bir çok formülü olabilir; benim genelde uyguladığımı paylaşmak isterim sizinle.
Çiçek yetiştirir gibi olmalı eleştiri. Çiçeğe fazla su verirsen, kökleri çürür. Az su verirsen de kurur.
Eleştiri özenli
İçimden geldi.
İçime doğdu.
İçime sindi.
İçimden bir ses dedi.
Tanıdık geliyor mu bunlar?
Ne demek istiyoruz böyle dediğimizde hiç düşündünüz mü?
‘İçim’ dediğimiz neresi?
Kalbimin sesi? Gönlüm?
İçten gelen
Hayatımızdaki mecburiyetler diğer bir deyişle lazım’lar bizi esir eder, giderek köleleştirir. Hedefler ve istekler ise rahatlatır, giderek özgürleştirir.
Değerli Hocam Vedat Erol’un da bir sözü vardır: ‘Hayır diyebildiğin kadar özgürsün…’