Hayatın Akışına Kendini Bırakmak

Hayatta dengeyi akışta bulduğumuzu farkettim. Denge denen şey hayatın akışına kendini bırakmaktan başka bir şey değilmiş meğer…

Önceden, hayatın farklı alanlarında (iş, özel, sosyal, vb. alanlarında) istikrarlı ve doyumlu dönen bir çarka benzetirdim dengeyi. Sonradan anladım ki; olanı olduğu gibi kabul, andaki duygunun getirdiğini yaşamak ve iradenle elinden geleni yapıp, gerisini bırakmakmış asıl denge. Hayatın farklı alanlardan çok odağındaki alanda bulduğun anlamdaymış…

Örneğin acı çekiyorsun, yas tutuyorsun diyelim, hayat devam etse bile senin için duruyor, duyguna kapılıp gidiyorsun bir süre. Önemli bir toplantı önemini yitiriyor o dönem için.

Başka bir örnek; iyi bilmediğin, biraz engebeli, toprak bir yolda bisiklete biniyorsun diyelim. Bisiklete binmek konusunda oldukça tecrübelisin ve nerede olduğundan bağımsız kullanırken de keyif alıyorsun. Bisikleti dengede sürüyorsun ve sürekli ilerliyorsun. Bir anda yolda giderken bisikletin tekerleği bir taşa takılıyor ve aniden düşüyorsun. Ayağını incitiyorsun. Tekrar bisikleti süremeyecek kadar hatta… Modun düşüyor. Bisikleti mecburen ellerinle sürüklemeye başlıyor ve yürümeye çalışıyorsun. Bir süre sonra farkediyorsun ki, biraz ötede dik bir yokuş varmış ve bisiklet o taşa takılmasa belki de hızlı ilerlediğin için yokuştan yuvarlanacakmışsın. Bu durumda nasıl hissederdin? Bir küçük düşüş seni başka ama büyük bir düşüşten korumuş, bilemezdin… Güvenmek meselesi…

Belirsizlikle dolu şu hayatta öngördüğümüz ya da öngöremediğimiz çok şey olabilir. Ana konu, deneyimimizdeki bilinç ve bakış açımızda gizli. Ne dersin?

Denge senin için ne ifade ediyor? Dengeyi nerede buluyorsun hayatında?

Çok sevgiler.

Yeşim Erman

Leave A Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir